12 Ağustos 2013 Pazartesi

Dila Tezemir ”Kral Çıplak”
Uyuşturucu Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu(UBAM) önce uyuşturucu bağımlısı ve alkolik sanatçılara ve ardından bütün bağımlılara tedavi ve rehabilitasyon hizmeti verecek.
Aralarında ünlü sanatçıların bulunduğu narkotik operasyonu üzerine dünyanın en büyük uyuşturucu ve alkolizm rehabilitasyon kurumu olan Narconon International’ın Türkiye temsilcisi ve UBAM Federasyonu başkanlığını yürüten, kendisi de aynı zamanda ses sanatçısı olan Dila Tezemir ve ekibi harekete geçti.
Dila Tezemir yaptığı yazılı basın açıklamasında;
UBAM milliyet, din, siyasi görüş, maddiyat ayırımlarının hiç birine saplanmadan sadece erkek ve kadın olarak doğum belgesi ile belgelendirilmiş her insana hizmet vermeye çalışan bir federasyondur. Gay, Lesbian, Travesti , lgbt gibi üçüncü tür veya cins olarak yaşayanlara hizmet vermemektedir. Siyasetçilere, devlet büyüklerine, zengin insanlarımıza yaranmak ve medyada boy göstererek meşhur olmak için kurulmamıştır. Reklam amacıyla aktivite yapmak için kurulmamıştır ve tam hizmet kurumudur. UBAM bir STK dır ve kamu yararına faaliyet göstermektedir. Bağımlıları bulur, tedavi ve rehabilitasyonuna destek olur, ailelere sosyal ve psikolojik hizmet verir, yasalar çerçevesinde yönlendirmeler yapar ve kendisine yapılan müracaatları asla paylaşmaz ve reklamını yapmaz.  Bugüne kadar hiç kimse veya kurumdan maddi talepte bulunmadan, zarflarla para toplamadan ayakta durmuş, kamuya sunduğu projelerin benzerlerinin türemesi üzerine herhangi bir kamu kuruluşuyla ortak faaliyet ve çalışma yürütmemiştir. Finansmanı sadece Dila Tezemir tarafından karşılanmaktadır.  
Kurucuları ve üyelerinin çoğu bağımlılık tuzaklarına düşmüş, dibi görmüş ve son bir gayretle dipten çıkmış insanlardır. Bu nedenle bağımlılık ve alkolizmin ne olduğunu bilen ve sindire sindire mücadelesini eden bir yapıya sahiptir. Hiçbir şekilde üyelerinin vicdani tercihlerine karışmayan UBAM’ı hiç kimse bir STK olarak şu veya bu guruba dahil edemez. Kimseye taraf değil aksine doğrunun tarafında ve yanındadır, kim doğruyu yaparsa arkasındadır.
Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra şu konuları paylaşmak istiyoruz. Biz yıllardır bağımlılıkların sebeplerini, tedavi yöntemlerini ve rehabilitasyon metotlarını araştırıyoruz. Uyuşturucu ve alkolizmin yoksunluk sendromlarının neler olduğunu ve kullanıcıya neler yaptırabileceğini karşılaştığımız binlerce vakadan dolayı oldukça iyi biliyoruz. Bu nedenle madde kullanımı batağına saplanmış bütün insanları bulundukları konumla yargılamıyor, sorunun nefsani bir rahatsızlık olduğunu ama uzun süreli kullanımının ardından kronik hastalık boyutuna ulaştığını kabul ediyoruz.  
Özellikle topluma mal olmuş ve her biri rol model olarak benimsenmiş değerli sanatçılarımızın bu duruma düşmüş olması elbette üzücü bir durumdur. Ancak unutulmaması gereken onların her birinin birer insan olduğu ve mutlaka hata yapabilecekleridir.  Hal böyleyken onları yadırgamak, topumdan soyutlayarak farklı gözlerle bakmak yanlıştır velev ki bir suç işleseler bile. Zira her uyuşturucu kullanıcısı birer potansiyel torbacı, üretici, hırsız, gaspçı veya akla gelen bütün gayrı yasal kazanç kapısını zorlayan insan olabilir. Bu ellerinde değildir ve sürekli bir korkuyla yaşamaktadırlar. “Kriz”
Diğer taraftan Türk Basınını uyarıyoruz. Bağımlılık konusunda henüz yeteri kadar bilgiye sahip olmayan insanların çoğunluğu kapsadığı bir ülkede, bağımlılıkların ayıp olarak kabul edildiği bir yapıya sahipken sadece ünlülerin değil hiçbir bağımlının ifşa edilmesi doğru değildir. Yapılan her ne kadar basın özgürlüğü kriterlerine uygun olsa da İnsan haklarına ve toplum ahlakına uygun değildir. Hele hele suçları kesinleşmeden topluma aksettirmek külliyen yanlıştır. Her biri rol model statüsünde olan ve örnek teşkil eden insanlarımızın da böylesine bir suçu işlesin veya işlemesin haber olarak servis edilmesi kabul edilemez. Zira bu insanların her biri öncelikle insan ,ayrıca bir ailenin bireyi ve bir iş adamıdır. Yapılan haberler en başta mesleki anlamda itibarsızlaştırılmaları anlamına gelmektedir. Buda onların aile içi huzursuzluklarına sebep olacağı gibi iş hayatlarına da olumsuz olarak yansıyacak, çok az bir insan tarafından anlaşılacakları halde büyük bir kitle tarafından yadırganacaklardır.
Yıllarca el üstünde tutarak medya tarafından halkımıza sevdirilen bu değerlerin ifşa edilmesinden ziyade sahiplenilmesi ve sorunlarına çözüm aranması gerekmektedir. Hem unutulmamalıdır ki maalesef gerek sanat camiasında, gerek medya ve basın sektöründe sayısız bağımlı bulunmaktadır. Öyle ki devletimizin en üstünde ki makama sahip insandan maddi anlamda karun’laşmış işadamlarımızın birçoğunun ailesinde bile bu tür problemler bulunmaktadır. Ancak bu tür insanların reklamını yapan yine medya olduğu için maalesef bağımlılık sorunu olan ünlülerimiz medyanın mutlak hakimiyeti ve baskısı altında ezilmektedirler. İşte bundan sonra ki süreçte onların yapamadığını biz üstlenerek insan özel hayatıyla ilgili bu tür konuların topluma ifşa edilmesi halinde ortaya çıkan her türlü mağduriyetin hukuki yollarla mücadelesini vereceğimizi altını çizerek belirtiyoruz.
Biz bu açıklamayı yaparken yayınlanıp yayınlamayacağı konusunda oldukça fazla tereddüt içerisin de kaldık. “Haber değeri yok” bahanesiyle yayınlanıp yayınlanmayacağı konusunu bile düşündük. Zira taraf olarak hareket eden birçok medya kuruluşunun olması bizce zaten bağımlılıklarla mücadele konusundaki başarısızlığın en büyük göstergesidir. İşin açıkçası “var mı bu kadar delikanlısı” diye bütün ajanslarla paylaşmayı uygun gördük. Şu an Türk halkının bu haberi okuması ise olduğunun göstergesi olacaktır. Zira doğruyu yazdık. Yalakalık mı. Asla…Çünkü günü geldiğinde “biz bunu söylemiştik ama siz üzerinize düşeni yapmadınız” sahnesini yaşayacağımızı biliyoruz. Vicdanlara arz ediyoruz şunu bilin “BATIYORUZ”
Sağlık konusunda ülke tarihinde oldukça önemli reformlar gerçekleştiren devletimizin uyuşturucu madde satışının engellemek için yaptığı çalışmalar her ne kadar bizim istediğimiz normlarda olmasa da takdire şayandır. Zira ortada bir suç varsa ve elbette devletimiz kim olduğuna bakmadan suçlunun üzerine gitmek zorundadır. Nerede tuzak varsa kuranlar cezalarını çekmelidir.
Ancak maalesef devletimizin bağımlılıklarla mücadele konusun da attığı birçok adım yanlıştır. Çalışmalar kesinlikle yetersiz ve yöntemler kesinlikle yanlıştır. Üzülerek belirtiyorum ki birinin “ Kral çıplak” demesi gerekmektedir ve bunu ben söylemekten onur duyuyorum. Çünkü ben ve ekibim yedi yıldır “kelle koltukta” tuzakları araştırıp mücadele metotlarını bulmaya çalışırken gördük ki her yıl özellikle bu konuda mücadele etmek amacıyla harcanan yüz milyonlarca doların her cent’i her kuruşu ve sayısız emek adeta çöpe atılmaktadır. Toplum çaresizlik içerisindeyken tuzağa düşmüş veya düşürülmüş insanların sonları belirsizliğini korumaktadır. Uyuşturucu satıcıları kadar bağımlıları sözde tedavi ediyorum diyerek bu işten rant elde eden ilaç firmaları, bilim adamları ve bağımlılık bir psikiyatrik rahatsızlık değilken hastalık olarak sunan bir takım çevrelerin sorunu devlet büyüklerimize doğru olarak aksettirmedikleri gerçeğini söylememek her an acı çeken ailelere yapılacak en büyük hakaret ve vicdansızlıktır. Zira bu konunun hiç kimse tarafından umursanmadığı fikrini düşünmek bile istemiyoruz.
Bu nedenlerle ben temsilcisi olduğum kurumların bütün olanaklarıyla öncelikle bir insan, bir anne ve bir sanatçı olarak tek suçu bağımlılık olan bu değerli sanatçı arkadaşlarımın arzu etmeleri halinde bütün masraflarını karşılayarak her türlü tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerini üstleniyorum. Dünyanın en gelişmiş yöntemleri ve bağımlılık problemini kökten halleden çok değerli hocalarımızla sigara, alkol, uyuşturucu ve her türlü madde bağımlısı sanatçımızın kendilerini yirmi bir günlüğüne bize emanet etmeleri halinde onlarda bağımlılık namına herhangi bir sorunlarının kalmayacağı konusunda teminat veriyorum. Ayrıca kısa bir süre sonra tamamlanacak yapılanmamızın ardından ülkemizde bulunan bütün uyuşturucu ve alkol bağımlısı kardeşlerimizin bu sorunlarını birlikte çözme işini tamamen üstleneceğimizi Türk Cumhuriyeti insanlarına arz ediyorum.